2016’ya Kürt halkının ve gerçeklerin zaferi yazılacak!

Füsun Erdoğan

Dünya ilk defa 17 Ocak 1991 yılında ABD’nin Irak’a karşı başlattığı 1. Körfez Savaşı’nda savaşı evlerinde televizyonlardan naklen izlemişti.

Savaşın başladığı o gecenin ardından, CNN Saddam’ın körfeze döktüğü petrole bulandığı yalanıyla bir karabatağın görüntüsünü yayınlamıştı.

Yıllar sonra kamuoyu o kuşun petrol tankerlerini vuran ABD uçaklarının gazabına uğradığını öğrenmişti.

2003 yılında 2. Körfez Savaşı’nda da ABD’nin Irak işgali sırasında, bir grup gazetecinin Amerikalı subayın ellerine iliştirdiği kağıdı imzalayarak, onların istedikleri görüntüleri vereceklerini taahhüt eden ve kamuoyunda “embedded” (iliştirilmiş) gazeteci dedikleri gazetecilerle tanışmıştık.

Bütün bunların savaşın psikolojik boyutunu kazanmak üzere yapıldığı biliniyor.

Çünkü savaşlarda önce gerçeklerin öldürülmesi gerekir!…

Ve bu görev de egemenlerin, sömürgecilerin güdümündeki medyaya verilmiştir.

Bunun içindir ki, iktidarı ellerinde tutunlar kendi medyalarını yaratırlar ya da varolanları bir şekilde hizaya getirirler!

Tarihi boyunca Türk medyasının hal-i pür melali malum!

1990’lı yıllar boyunca asker elbiselerini kuşanarak devletin Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşı allayıp pullayarak Türkiye halklarına nasıl servis ettikleri unutulmadı!

Bu alanda gösterdikleri başarı nedeniyle, Ragıp Duran’ın taktığı “apolitli medya” adı onlara çok yakışmıştı.

Aynı medya şimdilerde Erdoğan ve AKP diktatörlüğünün Kürt halkına karşı başlattığı savaşın medya taburları olarak görev yapıyorlar.

Bir zamanlar revaçta olan “sözde” kavramına, “temizlik”, “süpürme”, “etkisiz hale getirdik” gibi Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun, Ala’nın ağzından çıkanları, bir tırnak işareti bile kullanma ihtiyacı duymadan manşetlerine, sürmanşetlerine taşıyorlar.

Hiçbirinin sayfalarında ya da haberlerinde Saray’ın başlattığı bu kirli savaşta yakılıp-yıkılan Kürt ilçelerinde asker ve polisin, özel timin yaptıklarını görmek mümkün olmadığı gibi…

16 Ağustos’da Varto’dan başlayarak, tam 7 ilin 20 ilçesinde 56 kez ilan edilen ve 253 günü bulan “sokağa çıkma yasakları” adı altında sürdürülen abluka sonrası yayınladıkları ya da bastıkları görüntülerin Türk devletinin marifeti olduğuna dair tek bir bilgi bulamazsınız!

Yakılıp yıkılan evlerin, katledilen bebeklerin, çocukların, kadınların ve erkeklerin “az kaldı”, “son eve kadar temizlenecekler” gibi amigo vari bir dille hepsinin “PKK tarafından yapıldığı”, insanları “PKK’nin öldürdüğü” yalanıyla, sömürgeci faşist Türk devletinin kirli savaşını haklı göstermeye çalışıyorlar.

Her bir gazetenin sayfalarını günü gününe tarasanız da, 20 Temmuz’dan bugüne kadar 400’e yakın sivilin katledildiği…

Sadece şu son bir kaç günlük ablukalarda Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin ve Dargeçit’te 56 kişinin öldürüldüğü bilgisine ulaşamazsınız.

Pazar günü Alevi kadınlar Sur’da semah dönerken attıkları roketle kahvaltı sofrasında çocuklarının gözlerinin önünde 42 yaşındaki Melek Alpaydın’ın katledildiği haberini bir kısım medya görmedi.

Yandaş ve havuz medyasından görenler de, dün “Sofra ortasına PKK” roketi manşetiyle haberi duyurdu.

Medyanın, basının kirlenmekle yetinmeyip, çukurlaştığı bir süreçten geçiyoruz.

Şimdiye kadar gerçeklerin böylesine katledildiği, çarıptıldığı bir dönem yaşamamıştık.

Klavyelerinden, ekranlarından sadece ırkçılık ve kan damlıyor!

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar gerçekler hem devrimci, hem de inatçı!..

Sömürgeci Türk devletinin kirli savaşına karşı en önde yürüyen Kürt gençleri, kadınlar başta gelmek üzere ölümüne direnen, mücadele eden Kürt halkı kazanacak!

Havuz, yandaş ve merkez medyaya da, dil birliği ederek gerçekleri katletmekte hiç bir tereddüt göstermeyen bu gazeteci bozuntularına da, en iyi yanıtı yine Kürt halkı verecektir!…

Ne yaparlarsa yapsınlar, 2016’ya Kürt halkının ve gerçeklerin zaferi yazılacak!..

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir