İlk Cemre’nin 19-20 Şubat’ta havaya, ikincisinin 26-27 Şubat’ta suya, üçüncü cemrenini de 5-6 Mart’ta toprağa düştüğüne inanılır. Üçüncü Cemre’nin düşmesiyle birlikte havalar ısınır, ağaçların dallarına su yürür, doğa kışın ayazına, soğuk-gri günlerine baş kaldırır.
İnsanlığın baharı da tıpkı doğadaki gibidir… Bunun içindir ki, insanlığın baharı kadındır… Bahar kadınlarla başlar… O baharın adı her daim direniş ve mücadele olmuştur… O baharın adı 8 Mart olmuştur. İnsanlığın tarihinde bütün önemli momentlerinde kıvılcımı kadınların başkaldırılarılarının çakması da bundandır.
Bunun içindir ki, içinden geçmekte olduğumuz süreç, faşist Erdoğan-AKP diktatörlüğünün toplumda yaratmaya çalıştıkları korku imparatorluğuna karşı kadınların gerçekleştirdikleri kitlesel-öncü çıkışlar özel olarak anılmayı gerektiriyor, hakediyor.
15 Temmuz başarısız darbe girişimini “Allah’ın bir lütfu” olarak değerlendiren Erdoğan-AKP diktatörlüğü, kurduğu OHAL-KHK düzeniyle kazanılmış hakları rafa kaldırıp faşist devlet terörünü misliyle artırarak bir korku imparatorluğu kurmaya girişti. İlk büyük kitlesel başkaldırı kadınlardan geldi. AKP-Erdoğan iktidarının tecavüz yasasına karşı karşı kadınlar meydanlara indi. Kadınların kitlesel başkaldırısı iktidarı tecavüz yasasını geri çekmek zorunda bıraktı. “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!” sloganı kadınların faşist devlet terörüne karşı direniş ve kazanımının nişanesi olarak tarihe yazıldı.
Zaman 2017 8 Mart’ına akarken, 20 Ocak’ta yemin eden ABD’nin yeni başkanı Trump’un milyonlarca kadın tarafından dünyanın çok değişik ülke ve kentlerinde protesto edilmesi tüm dünya kadınlarına ve insanlığa büyük bir moral oldu.
Yine 8 Mart’ın öngününde bir kez daha KDP-AKP şer ittifakıyla çetelerin saldırısına uğrayan Şengal’de, kadınların bir kaç adım öne çıkarak iş makinalarının önüne dikilmeleri, çetelere meydan okuyarak açılan mevzileri elleriyle doldurmaları savaş ağalarına karşı kadın direnişinin adı oldu.
28 Ocak’ta İstanbul’da bir araya gelen kadınlar ve kadın örgütleri 8 Mart’ta “HAYIR” diyeceklerini ilan ettiler… 25 Şubat’ta da, kitlesel olarak sokaklara çıkarak, “Tek başına olmaz HAYIR kadınlar birlikte güçlü” şiarıyla 8 Mart’a yürüyeceklerini açıkladılar…
Devletin yasaklarına boyun eğmeyerek, 5 Mart günü sokakları özgürleştiren kadınların “tek adam diktatörlüğüne, Erdoğan Anayasası’na HAYIR” diyen isyan çığlıklarıyla mücadele ve direniş nefes aldı. 5 Mart’ta gerçekleşen mitinglerle kadınlar, Erdoğan-AKP diktatörlüğüne meydan okuyarak, toplumun bütün kesimlerinde “kazanabiliriz” duygusunu yarattılar.
İçinden geçmekte olduğumuz süreçte kadınların Trump protestosu, Şengalli kadınların işbirlikçi çetelere karşı ayağa kalkması, Türkiye ve Kürdistan’da kadınların “Korkmuyoruz, Susmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!” diyerek “HAYIR”larını birleştirmeleri, politik islamcı faşist Saray-AKP diktatörlüğüne baş kaldırmaları Türkiye ve Kürdistan halklarına hayat öpücüğü olduğu kadar, tüm dünya halklarına da güçlü bir direniş çağrısı oldu.
Ve 2017 8 Mart’ına da Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devletin yasağını tanımayacaklarını ilan eden kadınların baş eğmez tutumları damgasını vurdu.
Başkaldırılarından aldıkları güç ve moral-motivasyonla, kadınlar 8 Mart günü de coşkulu ve rengarenk sokaklara çıktılar… ”Silahımız dayanışmamızdır” diyen Arjantinli kadınların çağrısıyla, tüm dünyaya yayılan Uluslararası Kadın Grevi’ne katılacaklarını ilan eden 30 ülkeden biri olarak kadın grevini örgütlediler.
Şimdi zaman 8 Mart’tan 21 Mart’a Newroz’a, 16 Nisan’da “HAYIR”ın zaferini örgütlemeye akarken, Şengalli kadınların KDP-AKP çetelerine karşı yürüttükleri mücadelenin yanında olmamız gerektiğini unutmadan, “Biz Kazanacağız!”, “Başaracağız” duygu ve güveniyle kadınların eşitlik ve özgürlük yürüyüşü sürüyor…