Pembe pranga!

Füsun Erdoğan
Faşist Erdoğan-AKP diktatörlüğünün işbaşına geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren, her fırsatta kadınların mücadeleyle kazandıkları hakları teker teker gaspettiği biliniyor. Erdoğan ve partisi AKP, her zaman olduğu gibi sinsi ve derinden gitmeyi tercih ediyor. Attıkları her adımın ardından, toplumun nabzını kontrol ediyorlar. Şayet toplumda güçlü bir tepki ortaya çıkmışsa, duruma göre ya geri adım atıyorlar, ya beklemeye geçip uygun zamanı kolluyorlar. Fırsatını yakaladıkları an’da da, harekete geçerek istedikleri yasaları çıkarıyorlar ve yürürlüğe koyuyorlar.

Toplu taşıma araçlarında kadınlara yönelik taciz vakalarını kendine malzeme yapan AKP’li belediyeler, değişik zamanlarda toplu taşımada „ayrı vasıta“ları devreye koyma planını gündemleştirdiler. Ve bütün hareket planlarını da, toplumun geri yanları üzerinden kurdular. Onlara göre toplu taşımada kadınlarla erkekleri birbirinden ayırmak, kadınların huzuru için gerekliydi. Bu yolla kadınları erkeklerin tacizinden koruyacaklardı. Bu yolla kadınların güvenli yolculuk yapmalarını sağlayacaklardı. Sıradan vatandaşa, kadınların toplumsal hayatın dışına itilmesinden yana olanlara hitap eden bir gerekçeydi onlarınki!… Ve bunu her fırsatta kullandılar…

Her ne kadar AKP’li belediyeler kadınlara yönelik bu saldırılarını; „kadınlar için pembe otobüs“, „pembe vagon“, „pembe trambüs, „pembe taksi“ adı altında sempatik kılmaya çalışsalar da; cins bilincine sahip kadınlar, bunun kadınları toplumsal hayatın dışına atma planının bir parçası olduğunun farkındalar. Toplumsal cinsiyetin kadınlara yüklediği köleliğin renginin „pembe“ olduğunu; bu tür bir tecridin sonucunun kadınları tacizden korumak almadığını, tam tersine kadın-erkek eşitsizliğini pekiştireceğini biliyorlar. Ve bu bilinçle AKP’li belediyelerin başlattığı „pembe prangaya“ karşı çıkıyorlar.

Ancak burada önemli bir sorun var. Faşist diktatör Erdoğan ve AKP’sinin kadınlara yönelik sistematik saldırılarının bir parçası olarak gündemleştirilen „pembe ulaşım“ uygulaması sınırlı sayıda kadın örgütünün gündeminde. Bu durumu fırsat bilen AKP’li belediyeler kadınlar harekete geçmeden, durumun vahameti anlaşılmadan, kadınları düşündükleri iddia ve yalanıyla, „pembe ulaşım“ araçlarını devreye sokuyorlar. Bu konudaki en büyük destekçileri de, havuzuyla, yandaşıyla, yalakasıyla AKP basını, AKP medyası…

2016 Aralık’ında Malatya Büyükşehir Belediyesi „pembe otobüs“ tartışmasını başlatmıştı. Baktılar kadınlardan önemli bir karşı koyuş olmadı. Tartışma yaygınlaşmadan, kadınlar karşı koyuşu örgütleyemeden harekete geçtiler ve Mayıs ayında „pembe otobüs“ uygulamasını başlattılar. Kadınların yaşam alanlarını daraltmanın, kadınları eve hapsetmenin peşinde olan AKP’li Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakar, bu uygulamalarını „kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık“ olarak sundu.

Malatya’da başlatılan „pembe otobüs“ uygulamasına kayda değer bir tepki olmayınca; bu defa AKP’li Bursa belediyesi harekete geçti. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe yaptığı açıklamada; kadınlara öncelikli vagon tartışmasının siyasi olduğunu, bu uygulamaya sadece bir kesimin karşı çıktığını, toplumun büyük çoğunluğunun olumlu baktığını söyledi. Yalan ve çarpıtmalarla kadınlara vurmayı planladıkları „pembe pranga“yı gizlemeye çalıştı. Önemli bir karşı çıkış olmadan, kadınlar harekete geçmeden, tartışmayı saptırarak kadın düşmanı uygulamalarına bir yenisini ekledi. Ve tartışmalar bitmeden, kaşla-göz arasında Bursaray’da „pembe yolculuk“ uygulamasını başlattı.

Bursa’nın ardından harekete geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’de otobüste kadın tekmeleyen magandaları engellemek adına „pembe otobüs“, „pembe metrobüs“ uygulaması başlatacağını açıkladı. Duruma bakılacak olursa, AKP’li belediyelerin „pembe pranga“ uygulaması giderek yaygınlaşacak. Dolayısıyla Bursalı kadınların „pembe yolculuk“ uygulamasına karşı „ayrı vagon değil, insanca ulaşım istiyoruz“ şiarıyla başlattıkları mücadeleyi büyütmek, Türkiye ve Kuzey Kürdistan kentlerinde kadınların „güvenlik“ adına yaşam alanlarından sürülmesine hizmet edecek bu uygulamaya karşı çıkmak önemli.

Kadın düşmanı Erdoğan ve AKP’sinin OHAL’i kullanarak toplumu baskı altına aldığı bu süreçte, kadınlara vurmayı düşündükleri „pembe pranga“ya karşı çıkmak tüm kadınların ve kadın örgütlerinin gündemine girmediği, güçlü bir karşı koyuş örgütlenemediği koşulda yarın çok geç olacağını kesinlikle unutulmamalıdır.

Bursalı kadınların dediği gibi, kadınlar faşist diktatör Erdoğan ve AKP’sinden özel alan istemiyorlar. Erkeklere kamusal alanda yaşamanın kurallarının öğretilmesini istiyorlar. Ve hangi vagona bineceklerine, nasıl yaşayacaklarına kendileri karar vermek istiyorlar!..

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir