Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestine Hareketi’nin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşler bir hapishane ziyaretinden dönerken, Trujillo’nin askerlerince araçlarının önü kesilerek alıkonulurlar. Askerlerin tecavüzüne maruz kalırlar ve işkenceyle katledilerek, uçurumdan aşağı atılırlar.
Katliama bir trafik kazası süsü verilmeye çalışılsa da, bedenlerindeki işkence izleri ve tecavüz katilleri ele verir. Ve o günden sonra hem Dominik’te, hem de tüm dünyada Mirabel Kardeşler kadına yönelik şiddete karşı mücadelede bayraklaşırlar.
1981 yılında Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda, 1960 yılında katledilen Mirabel kardeşlerin anısına 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edildi. 1985 yılında da Birleşmiş Milletler 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan etti.
Kadına yönelik erkek-devlet şiddetine karşı mücadeleyi, günlük siyasal mücadelenin bir parçası olarak görmeyi başaran kadın örgütleri; her 25 Kasım’da Mirabel Kızkardeşleri sevgi ve minnetle anarken… Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, erkek egemen şiddete, aile içinde kadına yönelik erkek şiddetine, savaşa, ırkçılığa, milliyetçiliğe, şovenizme, karşı kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini, kadın dayanışmasını büyütmenin bir aracı olarak görüyorlar. Erkek-devlet şiddetine karşı sokaklara çıkarak isyan çığlıklarını birleştiriyorlar.
Bu 25 Kasım’da Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da kadınlar; 14 yıllık AKP diktatörlüğünün kadın düşmanı politikalarına ve saldırılarına karşı yürüttükleri mücadelenin… Erdoğan ve AKP’sinin Kürt halkına karşı başlattığı topyekün savaşa karşı, barış mücadelesini büyütmenin… Yıllardır erkek-devlet şiddetine karşı yürüttüğü kesintisiz mücadelenin gücüyle 25 Kasım’da alanlara çıkacaklar!..
AKP’nin OHAL’ine, savaşa, baskı ve zulüm politikalarına, kadına yönelik her çeşit devlet terörüne, şiddeti teşvik eden kadın düşmanı politika ve yasalarına karşı mücadeleyi yükseltecekler!..
Bulundukları her sokaktan, her meydandan AKP diktatörlüğüne; “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!” şiarıyla meydan okuyacaklar!..
Suruç’ta, Cizre’de, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Sur’da, Lice’de, Gever’de ve tüm bu süreçte katledilen kız kardeşlerini anıp, düşlerini gerçek kılıncaya kadar mücadele etme sözü verecekler!…
Faşizmin tutsak ettiği seçilmişlere, özgürlük mücadelesinin militanı kadınlara selam gönderecekler!.. İçinden geçmekte olduğumuz süreçte tutsak kadınlarla dayanışmanın özel olarak örgütlenmesi gerektiğinin altını çizecekler…
AKP’nin Meclis gündemine getirdiği ve kadınların gösterdiği eylemli tepkilerden dolayı şimdilik geri çekmek zorunda kaldığı “tecavüzü meşrulaştırma” saldırısına “hiç bir zaman izin vermeyeceğiz!” diye seslenecekler!…
12 Yaşındaki kız çocuklarının tecavüzcüleriyle evlendirilerek ömür boyu tecavüze mahkum edilmesine, “tecavüzün meşrulaştırılmasına” hiç bir koşulda rıza göstermeyeceklerini bir kez daha haykıracaklar!…
AKP’nin “Toplumdaki mutabakatın tam anlamıyla sağlanması için” tasarıyı geri çekme oyununa gelmeyeceklerini eylemleriyle ilan edecekler!..
Ve bir kez daha, “Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz!” diyerek isyanlarını büyütüp, AKP diktatörlüğünün baskı ve zulmüne boyun eğmeyeceklerini haykıracaklar!..
Avrupa’da yaşayan Türkiyeli ve Kuzey Kürdistanlı kadınlar olarak, kızkardeşlerimizin gösterdiği bu duyarlılığın yanında olmalı ve “bu mücadele tüm ezilen kadınların”dır, “bu mücadele hepimizindir” deme başarısını göstererek sesimizi onların sesine katmayı başarmalıyız!…