Artık şu helvayı yapalım

Füsun Erdoğan

7 Haziran Genel Seçimleri’nin ardından, seçim kampanyasına katılan bütün kuvvetler hem kendi içlerinde, hem de ortak çalışmanın unsurları olarak, geride kalan birkaç aylık sürecin deneyimlerini değerlendiriyorlar. Başarıları kaydedip, eksiklerin ve zaafların giderilmesinin yol ve yöntemlerini tartışıyorlar. Bundan sonra mücadelenin gerektirdiği adımların atılması örgütlenmeye çalışılıyor. Bütün bu değerlendirme ve adımlarda Türkiye ve Kuzey Kürdistan cephesinde HDP, DTK ve HDK olarak, varolan örgütlenme ve çalışmaların büyütülmesi görevi öne çıkarken; Avrupa’da yaşayan Biz’ler bakımından nasıl ve hangi yoldan yürüneceği sorusu yanıtlanmayı bekliyor!

Dün seçimler için bir araya geldik. Avrupa çapında ve tek tek ülkelerde, kentlerde HDP gönüllüleri olarak seçim komisyonları oluşturduk. Bu komisyonlarla HDP’nin seçim kampanyasını Avrupa’da örgütledik, yürüttük. HDP’nin kazandığı zaferde Biz’lerin de payı olduğunu bilerek yaptığımız kutlamalarla ortak zaferimizin sevincini, coşkusunu paylaştık. Bugün zamana yaymadan, tavsatmadan Avrupa’da ortak mücadeleyi hangi araçlarla ve nasıl sürdüreceğimiz sorusunu yanıtlamamız ve buna bağlı olarak pratik adımları atmamız gerekiyor.

Geçtiğimiz hafta katıldığım bir değerlendirme toplantısında, seçim kampanyasına katılan herkeste değişik düzeylerde de olsa, ortak çalışmayı yürütmek gerektiği fikrinin ağır bastığını gözlemledim. Yine değişik ülkelerde yapılan değerlendirme toplantılarında benzer yaklaşımların olduğu bilgisine sahibim. Yani üç aşağı, beş yukarı HDP/HDK çalışmasının bir şekilde örgütlenmesi gerektiği fikri seçim kampanyasının ardından, daha somut ve gerçek bir istek olarak tüm Avrupa’da genel bir eğilim olarak kendini hissettiriyor. Ancak, toplantılarda parti temsilcilerinin (dolayısıyla partilerin) en azından bir kısmının Avrupa’da HDP/HDK çalışmasını hangi biçimde, nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda kafalarının yeterince açık olmadığı sonucuna ulaştım. Her şey bir yana, HDP içerisinde yer alan partilerin bu toplantılara çok somut önerilerle gelmemeleri, hatta bazılarının bir proje oluşturmak gerektiğini söylemeleri kafalarının biraz karışık olduğunun göstergesidir.

İşi zorlaştırmanın bir gereği yok! Avrupa’da Biz’lerin faaliyetinin seçim kampanyasıyla sınırlandırılması büyük bir yanlış olacaktır. Ortak bir istek ve zorunluluk olarak önümüze çıkan cephesel birliği süreklileştirmek ve büyütmek gibi tarihi bir görevle karşı karşıyayız. Üstelik bu konuda bizden önce Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da bu cephesel örgütlenmenin temelleri atılmış, seçim gibi bir mücadele AKP’nin tüm saldırılarına rağmen başarıyla örgütlenmiştir. Özcesi sağlaması da yapılmıştır. Geldiğimiz aşamada bizim yeni bir projeye, yeni tartışmalara en azından bugün açısından ihtiyacımız yoktur. Burada karar verilmesi gereken temel sorun, seçimler gibi önemli bir süreçte artı ve eksileriyle başarıyla yürüttüğümüz ortak mücadeleyi, bir sonraki seçimlere kadar elimizin tersiyle bir kenara iterek donduracak mıyız? Yoksa, bugün mücadelenin önümüze somut bir ihtiyaç olarak koyduğu cephe örgütlenmesini sıcağı sıcağına gerçekleştirecek miyiz? Ve birleşik seçim mücadelesinin açığa çıkarttığı örgütlenmelerin kaderi ne olacak! Onları seçim mücadelesi bitti deyip dağıtacak mıyız veya kendi hallerinde çözülüp tasfiye olmalarını mı seyredeceğiz?

Hiç kuşkusuz genel mücadelenin ihtiyaçları bize ortak mücadeleyi örgütlememiz gerektiğini söylüyor. Yani bütün mesele demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin ihtiyaç ve çıkarlarını mı, grupsal ihtiyaç ve çıkarları mı tercih edeceğimiz ikileminde somutlaşıyor. Bu kararı verdikten sonra HDP’nin Avrupa’da nasıl bir kurumlaşmaya gideceği de HDK’nın Avrupa’da nasıl örgütleneceği de gayet açık.

HDP’nin önümüzdeki süreçte atadığı Avrupa Temsilcisi’yle Avrupa’daki çalışmalarını örgütleme ihtiyacını karşılayamayacağı açık. Elbette Brüksel merkezli bir diplomasi çalışmasının özel olarak örgütlenmesi gerekiyor. Ayrıca, her bir Avrupa ülkesinde yürütelecek çalışmaların da bir diplomasi ayağı olacaktır. Bunlar işin bir yanını oluşturuyor.

Avrupa örgütlenmesinin diğer ayağını Avrupa’da milyonlarla ifade edilen göçmen emekçilere, mülteci kitlesine ulaşmak, yüzbinleri, milyonları hem bulundukları ülkelerde yaşadıkları sorunlar etrafında örgütlemek, hem de demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesi saflarına kazanmak gerekiyor. Bütün bu sorumlulukların ya da görevlerin seçimden seçime kampanya yürüterek yerine getirilemeyeceği açık. Tam da burada HDP bileşenlerinden parti ve kitle örgütleri; “Biz zaten bunu kendi adımıza yapıyoruz” diye itiraz edebilirler. Doğrudur! Her bir bileşen geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki süreçte de, kendi siyasal faaliyetlerinin bir parçası olarak göçmenleri, politik sürgünleri örgütleme faaliyeti yürütebilirler. Kaldı ki, Avrupa’da HDK içinde yer almaları, bu parti ve örgütlerin, kurumların kendi örgütlülüklerini ortadan kaldırmayacaktır. Ancak seçim kampanyasında gördük ki, aynı cephede HDP saflarında ortak hedeflerimiz için yürüttüğümüz mücadeleyle kitlelerde bir umut olduk. Ayrıca unutulmamalıdır ki, yürüteceğimiz ortak mücadeleyle tek tek partiler ya da örgütler, kurumlar olarak daha fazla şey kazanacakları kesin! Yeter ki, ortak mücadelenin gereklerini yerine getirmede her bir parti, kurum ya da birey kendisine düşen görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirebilsin, ortak çalışmayı sahiplensin…

Sadece seçimden seçime kampanya yürüterek, bu büyük kitleyi kazanmanın mümkün olmayacağı hepimizin malumu… Ayrıca HDP’nin bir seçim partisi olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla HDP ya Avrupa’daki bileşenlerinden aldığı önerilerle, ya da kendisi tüm Avrupa ülkeleri bazında kentlerde eştemsilciler belirleyebilir ya da atayabilir. Ülkeler bazında da HDP bileşenlerini, bireyleri, kadınları, gençleri, LGBT bireyleri kucaklayacak mümkün en geniş temsiliyetin sağlandığı komisyonlar oluşturulmasıyla toplamda geniş bir HDP temsilciler ağı oluşturulabilir.

HDP çalışmasının ilk adımının devamı olarak da, Avrupa’da HDK çalışması örgütlenmelidir. Bilindiği üzere HDP içerisinde emekçi sol hareketin bütün bileşenleri yer almıyor. Bir kısım kuvvetler HDK çalışmasında yer alırken, bir kısım kuvvetler de 7 Haziran genel seçimleri nedeniyle HDP’yle birlikte hareket etti. Bu parti ve kurumların HDP’yle birliklerinin devamını sağlamak, ayrıca bu birlikte yer alması gereken başka bazı kuvvetlerin de, HDP/HDK çalışmasında yer almasını sağlamak HDP ve HDK’nın görevleri arasında. Bugün açısından bazı parti ve kurumların HDP çatısı altında yer almayı tercih etmeyebilecekleri gibi bir ihtimali de göz önüne alırsak, Avrupa’da HDK örgütlenmesini cephesel örgütlenmemizin temel aracı olarak görüp, kurmamız isabetli olacaktır.

Bu bağlamda, seçim kampanyası sürecinde ülkelerde ve kentlerde oluşan HDP seçim komisyonlarını yeni katılımlara açık tutmak kaydıyla, HDK komisyonları olarak işleterek, bu komisyonlar üzerinden kent meclislerini oluşturabiliriz. Bunun devamı olarak da ülke meclislerini ve yürütmesini önümüzdeki birkaç ay içerisinde yapacağımız kongrelerle seçerek kurumsallaşmayı sağlayabiliriz.

Bunun için ne yeni bir projeye, ne de başka bir araca ihtiyaç var. HDK’nın tüzüğü ve örgütlenme deneyi yolumuzu aydınlatmaya fazlasıyla yeter!

Leave a Comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir