Kadınlara saldırı, kaba, çirkin açıklamalar denildi mi, eminim hemen herkesin aklına Erdoğan ve Arınç gelir. Çünkü Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına terfi eden R.T. Erdoğan’la Bülent Arınç kadınlara yönelik saldırgan, nobran tutumlarıyla adeta bir yarış içerisindeler. Birinin “eksik bıraktığını” öbürü tamamlıyor. Birinin bıraktığı yerden, diğeri başlıyor!
Erdoğan Kasımpaşalı ya! Konuşurken sesinin tonundan, mimiklerine… Tam bir Kasımpaşa kabadayısı edasında kadınlara, haklarına saldırırken bütün bunları kendilerine bir hak görmekle kalmıyorlar, bir de kadınlar söz konusu olduğunda bunların kafaları başka bir biçimde çalışıyor. Ve neredeyse kadınlarla ilgili kurdukları her cümlede örtülü ya da açıktan kadın cinselliğine dokunmadan ya da saldırmadan, argoya kaçmadan edemiyorlar.
Erdoğan’ın övündüğü Kasımpaşalılığının tersine Bülent Arınç kendisini kibar bir beyefendi olarak pazarlamanın peşinde. Konuşmalarının içeriği ve kurduğu cümlelere yüklediği saldırganlığı bir tarafa bırakacak olsanız… Mübarek sanki bir İstanbul beyefendisi(!) Yumuşak yumuşak konuşurken, çok edepli pozlarında. Bazı kavramları mecburen ağzına almış da, bunun sıkıntısını çekiyormuş gibi… Zavallı n’apsın? Seçeneksiz kalmış da, bazı cümleleri mecburen kuruyormuş havasında. Ama ağzını her açtığında illa birilerini o kaba, keskin diliyle sokmakta hayli mahir olduğunu görüyorsunuz. Hele bir de söz konusu kadınlar ise ses tonunu biraz daha inceltiyor ki! Sormayın gitsin. Kesinlikle sesindeki bu incelme, Bülent Arınç’ın daha bir kabalaşmasının, edepsizleşmesinin, saldırganlaşmasının işareti oluyor.
29 Temmuz’da toplanan Meclis’te Osman Baydemir’in yaptığı konuşmayla ilgili olarak Bülent Arınç iki defa kürsüye çıktı. Yaptığı konuşmaya HDP Amed Milletvekili Nursel Aydoğan tepki gösterince… Arınç’ın yüzünde her zamanki o çirkin, alaycı gülümseme belirdi ve Aydoğan’a tahammülsüzlüğünü kustu:
“Hanımefendi sus, bir kadın olarak sus!” dedi.
Arınç bu çirkin, nobran dilini kurduğu cümlenin başına “hanımefendi”yi ekleyince, her şeyin yenilir, yutulur hale geldiğini sanıyor. Çizmeye çalıştığı kibar “beyefendi” profilinde başarılı olduğunu düşünüyor olsa gerek! Ama küfür eder gibi “hanımefendi” demesi de onu kurtarmaya yetmiyor!
Arınç’ın genel olarak kadınlara ve meclisteki muhalefet milletvekili kadınlara yönelik edepsiz, nobran, küstah tutumları bir değil, iki değil, beş değil! Arınç erkek egemen, kadın düşmanı biri olarak, fırsatını bulduğu her zaman, kadınlara saldırmayı kendinde bir hak olarak görüyor.
Bülent Arınç daha önce de “vajina”, “kahkaha” ve “dayanamayıp direğe çıkanlar” tartışmalarıyla gündeme gelmişti. CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın kürtaj tartışmasında dile getirdiği “Başbakan vajina bekçiliğini bıraksın” sözlerine Bülent Arınç; “evli bir ‘bayan’ın cinsel organı hakkında açıkça konuşmasının yüzünü kızarttığını” söylemişti. Bu sözleriyle bilimsel bir tartışmada bile, erkek aklının nasıl çalıştığını göstermişti. Ayrıca Arınç ve Arınç gibilerde hakikaten yüz kızartıcı durumlarda kızaracak bir yüzlerinin olmadığına defalarca şahit olmuştuk.
Adam kendini bir bilen olarak görünce, her konuda konuşma ihtiyacı duyuyor. Söz konusu kadınlar olunca da, saldırmadan, aşağılamadan duramıyor. Ve mutlaka kadın cinselliğiyle ilgili olarak da argo bir üslup kullanıyor.
2014 Temmuz’unda AKP Bursa teşkilatının düzenlediği bayramlaşma töreninde; “Kadın herkesin içerisinde kahkaha atmayacak” sözleriyle dünyadaki tüm kadınların tepkisini çekmişti. Gelen eleştiriler üzerine kadınların topluluk içerisinde kahkaha atmasına ilişkin sözlerine açıklık getirmek adına daha bir edepsizleşen, kabalaşarak düzeysizlikte sınırları zorlayan Bülent Arınç şunları söylemişti:
“O konuşmamdan bir kısım alınmış. Sadece kadınlar kahkaha atmasın dediysem akıl dışı bir iş yapmışımdır. Ama orada ahlak kurallarıyla ilgili bir konuşma yaptım. Kocasını bırakıp tatile çıkanlar, direği gördüğünde dayanamayıp direğe çıkanlar… Böyle bir hayatın içinde siz olabilirsiniz, size kızmanın ötesinde acıyabilirim.”
Bülent Arınç gibilerin kadın düşmanlığında sınır tanımazlığına karşı harekete geçen kadınlar hiç kuşkusuz Arınç’ın hakettiği yanıtları verdiler. Ancak yine de, AKP’ce kirli savaş politikalarının yürürlüğe konulduğu şu günlerde, kendi adıma küçük bir not düşeyim dedim…